Mahkeme Koridorlarında Arbede Yaşandı, Ağıtalar Yakıldı
Değirmenlik dağ yolunda üç kişinin ölümüne, 7 kişinin de ağır şekilde yaralanmasına neden olmakla suçlanan TIR Şoförü Safa Güngör, yargılanmak üzere cezaevine gönderilirken; mahkemeye giden, İlayda, Sude ve Denktaş’ın yakınlarının ağıtları, gözyaşları, haykırışları yürek dağladı
Emine UYSAL
Ülke genelinde büyük üzüntüye ve toplumsal tepkiye neden olan, üç kişinin öldüğü, 7 kişinin de yaralandığı trafik kazasının yankıları devam ediyor. TIR Şoförü Safa Güngör, yargılanmak üzere cezaevine gönderilirken; mahkemeyi izlemeye giden, İlayda, Sude ve Denktaş’ın yakınlarının ağıtları, gözyaşları, haykırışları yürek dağladı.
İlayda, Sude ve Denktaş’ın aileleri, sevenleri ve okul arkadaşlarının şoföre de, devlete de, yaşadıkları ülkenin sistemsizliğine de tepkileri büyüktü.
Kazaya sebebiyet verdiği belirtilen TIR şoförü Safa Güngör, polisin aldığı geniş güvenlik önlemleri altında mahkemeye çıkarıldı. Aileler, Güngör’ü linç etmek istedi. Polis, engelledi.
Güngör, güçlükle polis aracına bindirilip, cezaevine götürülürken, ağlayan öğrenciler, polislere ve birbirlerine sarılarak ağladı. Yere düşen öğrencileri kaldıran polis, sarılarak teselli etmeye çalıştı.
Kazada feci şekilde yaşamını yitiren Denktaş Mutluel’in oğlu Veli Mutluel, mahkeme salonunda zanlıya, “Ben o şoförün oğluyum, süren babamdı” dedi. Zanlı, suskun kaldı. Mutluel’in oldukça üzgün ve gergin olduğu gözlemlendi.
“Benim meleğimin yüzünü parçaladın…”
İlayda Yeliz Öztürk’ün annesi Münevver Öztürk, “Benim çocuğumun yüzünü parçaladın, yüzü yoktu, gözü yoktu, saçları yoktu… Sen üç ay hapiste yiyip içeceksin, benim çocuğumun hayallerini çaldın, benim yavrum yok artık. Cezaevinde su verecekler sana nasıl içeceksin? Benim çocuğumun yüzünü parçaladın. Sen evleneceksin, çocuğun olacak, benim çocuğumu hayalleriyle mezara koydun. Duy sesimi, vicdanın sızlasın” diyerek, haykırdı.
Gözyaşları dinmeyen anne Münevver Öztürk’ün ağzından şu cümleler döküldü:
“Kızımın yanındaki mezarı almak istedim. Yer ayırmak için bizden para istediler. Param yoktu alamadım. Parçalanmış bir aileyiz, borcum var, kızımın yanındaki mezarı, kendim için alamadım, ayıramadım. Ben kızıma mücadele ederek, bakıyordum. Hükümet edenler Mercedes alsınlar. Bu dünyanın bir de öbür yüzü var. Hükümet edenler de bu acıyı yaşasın. Zanlı kaçak çalıştırılıyor, devlet nerede? Yol yok devlet nerede? Sistem yok devlet nerede? O adama TIR veren şirkete hesabını kim soracak? Bir devlet yetkilisi bizi aramadı. Bize bilgi veren de olmadı. Acımız büyük. Paramız yoktu, çocuğum devlet okulunda okuyacaktı, nasıl bir evlattı okuluna gidin sorun. Bülent Ecevit’e sorun. ‘Melekti’ diyecekler… Yaktılar meleğimi. Acıyı biz yaşıyoruz. Bir yetkili bizimle görüşmedi. Cezaevine yollandı, üç ay yeter mi? Alacağı ceza 7 yıla kadarmış, yeter mi? Bu yasaları değişsinler, bu ceza bana yetmez, benim çocuğum evlenemeyecek, çocuğu çoluğu olmayacak. Telefonum çalmaz artık. Yavrum gitti. Ayrılmış anneleriz. Yalnız başımıza yetiştiriyorduk. Benim evladım gitti. Beni ancak evladını aynı şekilde kaybeden anlayabilir…”
Mahkemede aleyhine getirilen davalar da söylendi
“Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu başkasının ölümüne neden olma”, “Yolun solunu tutmama”, “Dikkatsiz sürüş” ve “Tehlikeli sürüş” suçlarıyla tutuklanan zanlı Safa Güngör, dün Lefkoşa Kaza Mahkemesi'ne çıkarıldı.
Kıdemli Yargıç Tacan Reynar'ın huzurunda görüşülen davada KKTC Başsavcılığı adına savcı Ayşe Kaymak Şadi, tanık olarak Lefkoşa Trafik Şubesi'nde görev yapan tahkikat amiri Müfettiş Muavini Mehmet Özatılgan’ı dinletti.
“Şoför, yolun solunu tutmadı ve tehlikeli sürüş yaptı”
Mahkemede yeminli şahadet veren Özatılgan, zanlı Safa Güngör'ün ölümle neticelenen trafik kazası suçundan sorumlu olduğunu belirtti.
Müfettiş Muavini Mehmet Özatılgan, zanlının, 29 Kasım'da saat 07.05'te yönetimindeki NJ 338 plakalı birleştirilmiş TIR ile Değirmenlik - Girne anayolunun 8-9 kilometrelerinde Girne istikametine doğru seyrederken, yolun solunu tutmadan, dikkatsizce ve tehlikeli bir şekilde yolun sağına geçip, o esnada Karaağaç'ta sakin Denktaş Mutluel'in yönetimindeki THP 570 plakalı otobüsle çarpıştıklarını anlattı.
“Yokuş yukarı 26 metre sürükledi”
Müfettiş Muavini Mehmet Özatılgan, birleştirilmiş TIR’ın otobüsü altına alıp, yokuş yukarı 26 metre sürükledikten sonra, demir bariyerlere çarpıp, yerinden sökerek, doğu istikametinde bakar şekilde durabildiğini kaydetti.
Özatılgan, kaza sonucu minibüs şoförü Denktaş Mutluel (E-57), minibüste yolcu olarak bulunan Sude Demirkıran (K-16) ve İlayda Yeliz Öztürk'ün (K-17) olay yerinde feci şekilde yaşamını yitirdiğini belirtti.
Müfettiş Muavini, yararlıların durumunu aktardı
Mehmet Özatılgan, Doğukan Hüryaşar (E-15) ve Havva Kaymakamtorunları'nın (K-17) devlet hastanesinde Yoğun Bakım Ünitesi'ne müşahede altında olduğunu ve hayati tehlikelerinin devam ettiğini belirtti.
Mehmet Özatılgan, kazada yaralanan Sude Dermay (K-16) Ferah Mutluel ile Abdullah Korkmaz’ın (E-18) Cerrahi Servis!te, Kamil Meşeli'nin (E-17) Ortopedi Servis’te müşahede altına alındığını mahkemeye aktardı.
Özatılgan, Senem Töre’nin (K-16) ise 3 Aralık’ta Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi'nden taburcu olduğunu kaydetti.
Zanlının KKTC’de yasal statüsü olmadığını belirten Özatılgan, adada hiçbir aile bağı olmayan zanlının tutuklu yargılanmasını talep etti.
Zanlının avukatı Erkan Enginsoy, tutukluluk talebine itiraz etmedi.
Kıdemli Yargıç Tacan Reynar, ülkemizde infial yaratan kazanın, vahim sonuçlar doğurduğuna vurgu yapıp,
zanlının üç ayı aşmamak üzere Merkezi Cezaevi’nde hükümsüz tutuklu kalmasına emir verdi.
l