Pazar günleri midenizde bir rahatsızlık hissediyor musunuz?
Pazar günü bitiyor diye, kendinizi gergin ve sinirli hisseder misiniz?
Yaklaşan hafta hakkında endişeleriniz oluyor mu?
Hafta sonunun bitiyor olmasından dolayı Pazar günü hüznü yaşadığınız olur mu?
Hafta sonunun son saatleri ellerinizden kayıp giderken kendinizi çaresiz hissettiğiniz oluyor mu?
Pazar geceleri uyku problemleriniz oluyor mu? Ya da uyuyamadığınızda korku ve endişeniz artıyor mu?
Yine yeniden Pazartesi düşüncesi sizde gerginlik, dehşet yaratıyor mu?
Tüm bu soruların herhangi biri için yanıtınız evet ise, Pazar Gecesi sendromu mağdurusunuz.
Aslında konuşma dilinde Pazartesi sendromu bu minvalde Pazar gecesi sendromu, Pazar gecesi hüznü, Pazar stresi gibi çeşitli adlandırmalar ve ilişkili çok sayıda sözcük günümüzde çok sık duyulur olmuştur. Yeni bir fenomen değildir, ancak düşünülenden çok daha yaygın bir sorundur. Bireye özgü değildir, evrenseldir, çoğumuzun yaşadığı, hissettiği, paylaştığı ortak bir durumdur ancak reaksiyonlar her birey için farklı özellikler taşımaktadır.
Pazar geceleri birçoğumuz için zordur. İnsan ve zamanın hep bir yarış ve kavga içinde olduğu, günümüz modern toplumunun yüksek, çok fonksiyonlu, yüksek performansta çalışan insanı çok yaygın Pazar gecesi sendromu yaşamaktadır. Bu nedenle bu ilgi çekici problemi sebepleri, belirtileri, evreleri ve baş etme becerileri ile öncelikle tanımlamak gerekiyor.
Öncelikle bu sendrom medikal veya psikiyatrik bir bozukluk değildir. Başka bir deyişle her zaman bir psikopatolojiye işaret etmez. Günlük emosyonel durumların kapsamına girmektedir. Burada üzerinde önemle durulması gereken konu hangi sıklıkta gerçekleştiği, niteliği, şiddeti, sürekliliği, psikososyal işlevselikte oluşturduğu bozulma derecesidir.
Sık gözleniyor ve uzun sürüyorsa, özellikle gerek mesleki gerek özel gerekse sosyal hayatta yeti kaybına neden oluyor, işleyişi bozuyorsa dikkate alınmalıdır. Bu durumda depresyon , anksiyete bozuklukları, alkol- madde kullanım bozuklukları, uyku bozuklukları gibi pek çok psikiyatrik bozukluğu ortaya çıkarabileceği bilinmektedir. Bu nedenle bu sendromu şiddetli yaşayan bireylerin, böyle durumlarda ek psikiyatrik değerlendirme için uygun şekilde yardım almaları, yönlendirilmeleri sağlanmalıdır.
Bu bağlamda belirti şiddetinin gözden geçirilmesinde fayda bulunmaktadır. Pazar gecesi stresi; uyku problemleri, stres, üzüntü, endişe ve kaygı halini içermektedir. Genellikle semptomlar Pazar akşamı yeni güne hazırlanırken başlar, relaksasyonun son saatlerini, Pazar akşam yemeğini, uyku düzenini etkiler. Pazartesi sabahı birey işe vardığında ise son bulur. Sorunun daha şiddetli yaşandığı bireylerde, Pazartesi sabahları aşırı korku, olumsuz düşünceler, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü, bulantı, kusma, iştah değişiklikleri görülebilir.
Bazı kişilerde stres daha erken, Cuma akşamından bile başlayabilir. Pazar günü yaklaştıkça kaygı ve korku artar ve hatta yaklaşan Pazartesi sabahını mümkün olduğunca geciktirmek adına özellikle geceleri uykuyu erteledikleri, uyumadıkları görülür. Bunun sonucunda da Pazartesi günü daha yorgun, uykusuz ve daha az verimli olurlar.
Nedenleri Nelerdir?
Pazartesi sendromu, genellikle 5 gün süregen, yoğun çalışma ve dinlenmek için geriye sadece 2 günün kalmasının sonucudur. Stres kaynaklıdır ve daha çok iş stresi kökenlidir, yine kişilerarası, aile içi, sosyal ilişki sorunları yaşayan bireylerde daha şiddetlidir ve stres yaratır.
Stres günümüz modern toplumunun hastalığı olup, bir gerilim durumudur. Fiziksel ve psikolojik taleplere karşı vücudun fizyolojik olarak vermiş olduğu bir yanıttır. Organizmanın fiziksel ve ruhsal sınırlarının zorlanması sonucu ortaya çıkar. İş stresi ise her işin belli bir sorumluluk ve risk getirmesi nedeniyle oluşmaktadır.Hem bireysel hem de işin özelliklerinden kaynaklanabilir. Örneğin iş yerindeki yüksek talep ve beklentiler, iş yükünün fazlalığı veya azlığı, vardiyalı çalışma, iş güvencesinin olmayışı, yorgunluk, bıkkınlık, işin fiziksel ve ekonomik koşulları, insanlardan sorumlu olma, uyum baskısı, belirsizlik, yeterince ilerleyememe, engellenme, takdir görememe, güvensizlik, desteksizlik, ast-üst ve meslektaşlarla olan yetersiz ilişkiler neden oluşturabilir. Tatil sonrası bu rutine dönmek, hayatın gerçekleriyle yüzleşmek ağır geliyor olabilir. Buna ek olarak aile içi ilişkilerde de uyum ve işbirliği sorunlarının yaşanıyor olması Pazartesi sabahları işe gitmeyi daha stresli hale getirebilir.
Bir başka bakış açısı ise Pazartesi'nin kişi için anlam ve önemi, neyi ifade ettiğidir. Birçoğumuz için Pazartesi günleri okul günlerine ilişkin eski duyguları canlandırır.
Okul yılları çok gerilerde kalmasına karşın, tamamlanmamış ev ödevleri, hazır olunmayan testler gibi çocukluk dönemimize ilişkin pek çok korkuyu çağrıştırır ve tüm bunlar her hafta aynı zamanda provoke olur. Çocukluk dönemindeki bu yaşantıların belirleyici olduğu düşünülebilir.Güncel bir takım olaylar, çocukluktan gelen korkuları ve düş kırıklıklarını yeniden uyandırabilir.
Yine Pazartesi günleri pek çoğumuzun zihninde bir dizi rahatsızlık veren olayların başlangıcının bir simgesidir. Her başlangıç ve her bitişin stres ve kaygı yarattığı düşünülecek olursa, Pazartesi gününün hayatın bilinmeyen problemlerine açık oluşu, bilinmezi temsil etmesi de bir başka kaygı yaratan gerçektir.
Bu bilginin yanısıra haftasonu kaygı sendromu, haftasonu stres sendromu olarak tanımlanan yakın ilgili bir başka sorun da günlük yaşantımızda uzun süredir seslendirilmekte, karşımıza çıkmaktadır. Tüm bu stresin haftasonu yaşanıyor olması durumudur. Bu durumda da bireyler haftasonunda, tatil günlerinde stres yaşarlar. Çalışma günleri, tüm rutinliğine rağmen, her an ne yapılacağı bilindiği için güvenli bir liman özelliği gösterirken, tatil günleri, hemen hemen her şeyin eş zamanlı olarak yapılmaya kalkışıldığı, planlandığı, ancak hemen hiçbir şeyin tam olarak yapılamadığı bir zaman dilimine tekabül eder. Bu da Pazar günü karmaşamızı oluşturur. Özetle hem düzenli, rutin hayat akışı, hem de düzenin, rutinin dışına çıkmak bireye özgü olarak stres, huzursuzluk yaratabilir.
Öneriler
1. Gevşemeye çalışın ve olumsuz duygularınızın yalnız size özgün olmadığını , geçici olduğunu düşünmeye çalışın.
2. Sosyal etkileşimleri destekliyoruz. Kendiniz ve aileniz için hafta sonu eğlenceli bir aktivite planlayın.
3. Düzenli yapılan fizik reaktivasyon programlarını (yürüyüş, yüzme) teşvik ediyoruz.
4. Duygu yükü taşıyan soruların ifade edilmesi, duygusal, psiko sosyal sorunların konuşulabilirliği sağlanmalıdır. Endişelerinizi, düşünce ve duygularınızı daha fazla dile getirin, seslendirin.
5. İşinizdeki ve okulunuzdaki pozitif şeylere odaklanın.
6. Karşılaştığınız güçlüklerin daha kolay aşılması için bireysel olumlu, avantajlı, kuvvetli yönlerinize yoğunlaşın, bu özelliklerinizin üzerinde durun.
7. Daha yoğun geçleceğinizi düşündüğünüz haftalar için önceden iyi hazırlanın, hazırlıklı, donanımlı olun.
8. Gün içinde uyumayın
9. Kafeinli, alkollü, kolalı içeceklerden, ağır yemeklerden ve tütün kullanımından kaçının.
10. Yataktan ertesi gün dinlenmiş olarak kalkmaya yeterli olacak süre kadar uyuyun. Daha fazla ya da daha az değil.
11. Sabahları kalkış saati önemli bir sirkadiyen ritm belirleyicisidir.Bu yüzden her zaman hafta sonları da dahil her gün düzenli olarak aynı saatte kalkılması ritmin düzelmesine uykunun düzenli, belirli, sağlıklı olmasına olanak sağlayacaktır.
12. Bilinçsiz çok sayıda ilaç kullanımından kaçının.
13. Belirtilerin süreklilik gösterdiği ya da kötüleştiği durumlarda bir psikiyatrdan yardım alın.