Kim derdi ki Şener levent günün birinde düşünce yapısına tamamen ters olan yazılar yazacak.
işte o olay yaratan paylaşımı
EY RUM FAŞİSTİ
Ey Rum faşisti! Birinci vazifen adadaki enosis düşmanlarının hakkından gelmek, Kıbrıslıtürklerle ortak devlet peşinde olanları temizlemek; nerde bir Türk görürsen kafasını ezmek; en iyi Türkün ölü Türk olduğunu hiçbir zaman unutmamak; Girne’yi, Mağusa’yı ve Omorfo’yu geri almak; St. Hilarion, Buffavento ve Kantara’ya Yunan bayrağı dikmektir.
Kuzey ve güney arasında açılan kapıların yeniden kapatılması için canla başla çalışmak, güneyde gördüğün her Türk arabasını kırıp dökmek, arabadakileri dışarı çekip dövmek, Ercan havaalanından seyahat eden tüm Kıbrıslırumlara haddini bildirmek, işgal bölgesinde alışveriş yapan hainleri cezalandırmak ve Salamis’te tiyatro sahnelemeye ve izlemeye gelenleri bir köşede kıstırıp bir güzel tartaklamak senin en kutsal vazifendir…
Hedefinden şaşma hiç…
Okullarda çocuklara en iyi Türkün ölü Türk olduğunu söylemeyen öğretmen vatan hainidir.
15 Temmuz 1974’te büyük bir cesaretle harekete geçen ve idareye el koyan askerler birer kahramandır…
Ve heykelleri dikilmelidir mutlaka…
Darbe emrini veren Yunan generallerini cezalandıranlar ve onları yıllarca hapislerde çürütenler yüce Tanrı’nın lanetinden asla kurtulamayacaklardır.
***
Ey Rum faşisti!
Seni nasıl tanımam nasıl…
Bir elinde Türk bayrağını, bir elinde de silahı havaya kaldırarak Kaymaklı sokaklarında gururla yürüyen ve ‘Molon lave’ diye hava atan Nikos Samson’u hiç unutur muyum?
Arkasında Kıbrıslıtürk esirler…
Çoluk çocuk…
Unutur muyum?
Bilmem kayda düşüldü mü tarihinizde?
Çocuklara okutuluyor mu?
Okutulsun tabii…
Ama bundan daha da büyük kahramanlıkların var senin…
Ayvasıl’da…
Köfünye ve Aytotoro’da…
Ve daha pek çok yerde…
İlk toplu mezarımız Ayvasıl’daydı…
Senin eserin…
Gurur duy!
Köfünye zaferini anlat toruncuklarına…
O unutulmaz fotoğrafı göster…
Bütün köy esir…
Elleri başlarının üstünde…
Ve sonra, öldürdüğün bir Türkün parmağından yüzüğünü çıkarıp almak için parmağını nasıl kestiğini anlat…
Hastanedeki hasta Türkleri bile nasıl öldürdüğünü anlat, ki Makarios kırk polis ile gelip geriye kalanları kurtarmasaydı, gözünün yaşına bakmazdın onların da…
Ya yoklama yaptığın barikatlardan alıp götürdüğün Türkleri yargısız nasıl infaz ettiğini hiç unutur muyum?
***
Ey Rum faşisti!
Bizim faşistlerin Palikitre, Aşşa, Girne, Karpaz zaferleri varsa, senin de Dohni, Muratağa, Atlılar ve Sandallar gibi şanlı zaferlerin var!
Bizimkiler çocuk, kadın ve yaşlı öldürmekte ne kadar ustaysa, sen de ustasın en az onlar kadar…
Dohni ruhu ışık tutuyor hala sana…
Hala bir kişinin o cesetler arasında ölü taklidi yaparak nasıl kurtulduğuna, kaçtığına ve hayatta kaldığına şaşıyorsun…
Muratağa’da buna karşılık hiç fire vermedin ama…
Kahvelerde övünüyorsun hala…
Ne kadar Türk geberttin diye…
Fırsat bulsan aynı şeyleri yaparsın yine…
Ama o tren kaçtı…
Türk askeri buralardan gitse de bulamazsın o fırsatı artık…
Başka Akritas yok!
Grivas, Yorgacis, Samson misyonlarını tamamlayamadan ayrıldı aranızdan…
***
Ey Rum faşisti!
“Kıbrıslıyım” deyip de “Helenim” demeyen her kim varsa, kurtul onlardan…
“Türküm” demeyip de “Kıbrıslıyım” diyen her Türkün alnını da karışla!
İlk hedefin Girne!
Sonra Mağusa!
Sonra Omorfo!
Yeraltındaki silahlarını iyi sakla, günü gelecek mutlaka!
Yürü de korkma!
“Alman halkı ari bir ırktır” diyen Adolf Hitler’den ilham al!
“Kavgam”ı okumadıysan oku, okuduysan bir daha oku!
Muhtaç olduğun kudret Grivas’ın asil ruhunda mevcuttur!
Şener Levent
Afrika
11 Ekim 2016