14 Kasım 2024 Perşembe
Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci tur seçimine kısa bir süre kala Halkın Partisi’nin hükümetten çekilme kararı aldığını söyleyen Erhürman, “Bu daha önceden yaşanmış bir şeydi. Halkın Partisi’nin hükümetten çekilmesinin bir anlamı var. Teknik bir anlamı var. Halkın Partisi’nin hükümetten çekildiği gün, hükümetin meclis içerisindeki desteği, yeterli olan sayının altına düşmüştür. Altına düştüğü anda, yeterli olan sayının, normal şartlarda o hükümetin Başbakanı’nın yapması gereken şey, gidip istifasını Cumhurbaşkanı’na sunmasıdır” dedi.
“BAŞBAKAN İSTİFASINI VERMELİYDİ”
Bunun yapılmasıyla devlette herhangi bir boşluk yaratılmayacağını da vurgulayan Erhürman, yeni Bakanlar Kurulu’nun gelinceye kadar, zaten eski Bakanlar Kurulu’nun görevde kalacağını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin bittikten hemen sonra, Başbakan’ın gidip istifasını vermesi gerektiğini tekrar söylediklerini de vurgulayan Erhürman, “Başbakan’ın istifasını sunması, devlet makamlarında hiçbir boşluk yaratmazdı. Yine bu yapılmadı. Salı günü mecliste yapılan grup başkanları ve başkan vekillerinin toplantısında bizzat ben, o zamanki Başbakan’a, şimdi Cumhurbaşkanı oldu kendisi, çok açık bir şekilde ‘Yeterince hukuku zorladınız, daha fazla zorlamayın. Cumhurbaşkanlığı makamına gitmeden kısa bir süre önce bir bakana vekaleti bırakın, hiç olmazsa Başbakan vekili olan biri olsun karşımızda. Aksi halde, Bakanlar Kurulu’nun oluşumu ortadan kalkar. Bakanlar Kurulu yok hükmünde bir Bakanlar Kurulu olur’ dedik. İnatla bu da yapılmadı. Yapılmaması için hiçbir sebep de yoktu” dedi.
“SORUMLULUĞUN S’SİNDEN BİLE HABERLERİ YOK”
Cumhurbaşkanı’nın Bakanlar Kurulu’na başkanlık etmesinin başka bir şey, Bakanlar Kurulu’nun kendinin bir başkanı olmasının başka bir şey olduğunu söyleyen Erhürman, “Bakanlar Kurulu’nun başkanı olmaksızın zaten ortada bir Bakanlar Kurulu yoktur ki, Cumhurbaşkanı gelip de başkanlık etsin. Anayasa’nın 106’ncı maddesinin ilk cümlesi son derece açıktır. ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Başbakan ve bakanlardan oluşur’ Başbakan ve Başbakan vekilinin olmadığı bir Bakanlar Kurulu yoktur Anayasa’ya göre. Olmayan bir Bakanlar Kurulu’na, Cumhurbaşkanı gidip de başkanlık etmesinden bahsedilmeye başlandı. Devlet ciddiyetine hiç uymayan birileri varken, bizden de daha fazla o ciddiyete uymayı kimse beklemesin. Çünkü ‘sorumluluk sahibi olalım ve davranalım’ derken, ana muhalefet ve muhalefet partileri sorumluluktan perişan oldu. Karşımızda sorumluluğun s’sinden haberi olmayan birileri var. Yetti artık” dedi.
“BAKANLAR KURULU TOPLANIP, KARAR ÜRETEMEZ!”
Önümüzdeki dönemde Ulusal Birlik Partisi’nin kurultayı olduğunu da söyleyen Erhürman, şunları kaydetti:
“UBP’nin kurultayı birinci turda bitmez, bir tur daha giderse, bu 15 günün içinde ne olacak? Pandemi devam ediyor. Yerel vakalar çıkmaya devam ediyor. Bunun ekonomik etkileri devam ediyor ve edecek, hatta daha da kötüye gitme riski var. Biz 15 gün Bakanlar Kurulu yokluğunda yola devam ediyoruz. Bu Bakanlar Kurulu toplantı yapmaya ya da karar almaya kalkarsa tavrımız değişecek. Biz işbirliği çağrılarımızı 10 aydır sürdürüyoruz. Size hukuki danışmanlık da yapıyoruz. Diyoruz ki, ‘bir bakanı vekil olarak görevlendirin’. Nereden kaçıyorsunuz? Nereden korkuyorsunuz? Memleketi getirdiniz bir defa daha uçurumun kenarına koydunuz. Şimdi 15 gün içinde Bakanlar Kurulu kararı gerekirse, alamazsınız. Bu toplumu kutuplaştıran da, kamplaştıran da sizsiniz. Çünkü sabrımızı tükettiniz. Tamamen ben yaparım olur havasındasınız. Hayır, siz yaparsanız olmaz. Bu memleket sizden ibaret değil.”
“BU HALKI BÖLEREK YÖNETMENİZE İZİN VERMEYECEĞİZ”
Türkiye Cumhuriyeti kökenli seçmenlerin kategorize edilmesi ve kutuplaştırılması konusunda rahatsız olduğunu söyleyen Erhürman, “Bunun karşısındayım. Ama bunun doğru olması Maraş’ın seçime ramak kala ziyarete açılmasının bu şekilde açıklanmış olmasının, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun haberi olmaksızın, bölünüp bütün kulüplere malzeme dağıtılması, seçime ramak kala 2 bin TL insan başına, 10 bin kişiye yardımların yapılmasını kimse meşrulaştıramaz. Açıktır, açık olanı konuşalım. Ama açık olanı konuşalım diye Türkiye kökenli vatandaşlarımızı, ötekileştirmeye çalışırsa biri, bu ülkede insan haklarını savunmuş bir partinin başkanı olarak ben bunun karşısına çıkarım. Bu halkı bölerek yönetemezsiniz. Buna izin vermeyeceğiz” dedi.