DOLAR 34,1026 0.24%
EURO 38,1457 0.1%
ALTIN 2.874,391,62
BITCOIN 0%
Lefkoşa
°

SABAHA KALAN SÜRE

web haber

web haber

16 Eylül 2024 Pazartesi

Zam Yağmuru devam ediyor. Suya yüzde 15 ile 20 arası zam yapıldı

Zam Yağmuru devam ediyor. Suya yüzde 15 ile 20 arası zam yapıldı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“HAM MADDE FİYATLARI ARTTI”… Ambalajlı Su Üreticileri Birliği Kurucu Başkanı Hasan Küçük, su fiyatlarının yüzde 15 ile 20 oranında arttığını doğruladı.
Bunun nedeninin ham madde fiyatları ve Türk Lirası’nın döviz karşısındaki değer kaybı olduğunu ifade eden Küçük, bu sorunun çözülmesi için kur sabitlemesine gidilmesi ve devlet yetkililerinin Türkiye ile yapılan protokole, KKTC’deki firmaların Türkiye’den yaptığı ithalattaki kur farkının o protokoldeki kaynaktan ödeneceği yönünde madde eklenmesi gerektiğini savundu. Küçük, bundan hem halkın, hem devletin, hem de iş dünyasının kazançlı çıkacağını belirtti.

Türk Lirası’nın döviz karşısındaki değer kaybı ve ham madde fiyatlarının artışı damacana ve şişe su fiyatlarını da etkiledi. Geliri giderini karşılayamayacak duruma giren su firmaları ise çözümü su fiyatlarını artırmakta aradı. Ancak olan yine vatandaşa oldu.  Konuyla ilgili KIBRIS Gazetesi’ne konuşan Ambalajlı Su Üreticileri Birliği Kurucu Başkanı Hasan Küçük, su fiyatlarının yüzde 15 ile 20 oranında arttığını doğruladı. Bunun nedeninin ham madde fiyatları ve Türk Lirası’nın döviz karşısındaki değer kaybı olduğunu ifade eden Küçük, bu sorunun çözülmesi için kur sabitlemesine gidilmesi ve devlet yetkililerinin Türkiye ile yapılan protokole, KKTC’deki firmaların Türkiye’den yaptığı ithalattaki kur farkının o protokoldeki kaynaktan ödeneceği yönünde madde eklenmesi gerektiğini savundu. Küçük, bundan hem halkın, hem devletin, hem de iş dünyasının kazançlı çıkacağını belirtti.  

“En önemli girdi maliyetlerimiz ithal ürünler” Ambalajlı Su Üreticileri Birliği Kurucu Başkanı Hasan Küçük, su fiyatlarının arttığını söyledi ve bunun nedeninin de girdi maliyetleri olduğunu ifade etti. En büyük girdi maliyetinin de ham madde olduğundan söz eden Küçük, şu şekilde konuştu: “Bizim en önemli girdi maliyetimiz ithal ettiğimiz ürünlerdir.
Yani kapak, etiket gibi ürünlerdir. Bu ürünlerin de fiyatı dünya borsasında petrole bağlı olarak arttı. Geri dönüşümde de bu ürünler kullanıldığı için bu ürünlerin esas ham maddesi Çin gibi büyük ülkeler tarafından toplandı ve piyasada daralma oldu. Bu ham maddenin fiyatı arttı. Biz bunları bin 250 dolar tonunu alırken 2 bin 750 dolara çıktı. Aynı zamanda biz bu ürünleri döviz olarak alıyoruz. Tüm bunlar birleşince de piyasada yüzde 15 ile 20 arası bir artış oldu. Biz de böyle bir artış olmasını istemiyorduk.

Ancak biz de üretmezsek sektörü devam ettiremeyiz.” “Mali protokole bu konuda bir madde eklenebilir” Ülkede döviz kuruna bağlı ithalattan dolayı halkın alım gücünün daraldığını söyleyen Küçük, bunun çözümünün ise kur sabitlemesinden ve Türkiye ile yapılan mali işbirliği protokolüne de bu yönde bir madde eklenmesinden geçtiğini ifade etti.
Buna göre, KKTC’nin örneğin bir yıllık kur sabitlemesine giderek, Türkiye ile yapılan protokole de “Kur sabitlemesinden dolayı Türkiye’den KKTC’ye yazılacak ticari bir faturadan doğan fark Türkiye Cumhuriyeti ile yapılan mali işbirliği protokolündeki kaynaklardan alınacak ve Türkiye Cumhuriyeti’ndeki o firmaya bunun farkı ödenecek” yönünde bir madde eklenebileceğinden söz eden Küçük şu şekilde konuştu: “Biz her yıl Türkiye Cumhuriyeti ile Mali İşbirliği Protokolü yapıyoruz. Bunun amacı KKTC’nin ekonomik gelişimine katkı sağlayacak hibe ve kredilerle birlikte devletin cari giderlerini ödemesi, oluşacak cari giderlerin açığının kapanmasıdır. Özetle KKTC’de yaşayan halkın yaşam kalitesini artırmaktır. Burada da amaçlanan sürekli bir ekonomik yapı oluşturarak yatırımcıların bu ülkeye güven temelinde yatırımlarını getirmektir.

Yani iş sahalarının, istihdamın artması, devletin gelir kalemlerini artırıp çarkın dönmesidir. Ancak bu böyle olmuyor. Düşünün ben bir üretici olarak bir ay önce o günkü kurdan bir ham madde için ödediğimin kat kat fazlasını bir ay sonra ödemek zorunda kalıyorum. Bu konuda Türkiye’de çok güçlü bir teknolojik altyapı var. Çok güçlü bir merkezi data sistemi var. Bütün ticaret e-fatura üzerinden tek merkezde kontrol edilebiliyor.
Ancak bir sipariş verildiğinde KKTC ayrı bir devlet olduğu için döviz üzerinden fatura yazılabiliyor. Türkiye iş pazarı döviz cinsinden değil, hep TL’den faaliyet gösteriyor. Türkiye’deki firmalar TL cinsinden bu ürünleri aldığından buraya da ihraç ettiğinde TL’yi dövize çevirip döviz cinsinden yazıyor. Aslında iki boyutlu düşünmek gerekir. Bu nedenle kur sabitlemesine gitmemiz gerekir. Bu ülkeye istikrar kazandıracaktır, yatırımcıyı teşvik edecektir.
Bu durumdan devlet de kazanacaktır.”